Ağla Gözlerim

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
23798_380776746103_365882516103_4236990_4745534_n.jpg


AĞLA GÖZLERİM


Seyfeddin Gültekin

Gözyaşı sahilinin kumistanında hüzün meltemiyle sürüklenen hislerim, dalga dalga akıl kıyıma vururken düşünce anaforumda hapsolan fikirlerim sızı deryasında boğulmaktan kurtulamıyordu. Oysa boğulanın “fikirler” yerine “kirler” olmasını ne kadar da çok isterdim. Sızı benim miydi? Bana mı aitti boğulan fikirler? Ya gözyaşı pınarlarının serzenişi?.. Buğulu gözlerde biriken nem tomurcukları, kiminden damla damla akıyordu, kiminden çağlayan gibi... Ama her nedense bir türlü birleşmiyordu bu damlalar vahdet havuzunda.

Bu sızı ümit dolu yarınların sızısı... Ağlayışlar hasret vuslatının muştusundan... Beklemeler kışta açacak kardelenler için... Sabır, zaferin anahtarı oluşundan... Ve dahası kelimeler, lafza feda edilemeyen manalara ayna oluşundan inci inci dizilirler. Hele bu inciler müjde dolu, ümit kokulu, sedef güzelliğinde olursa.

Gözler ağlamaklıdır daha. Özlemiyle yanarken her yeni günün, Sözler şelalesinin şeffaflığı parıldar yaşlı gözlerde. Ve yavaş yavaş akmaya başlar Sözler şelalesi, gözler pınarına. Aktıkça zihinde tomurcuklanan umutlar gözler pınarında yeşermeye başlar. Geleceğe ait ümidi olmuştur Sözler şelalesi göz pınarlarının. Ümit doludur artık. Şevk dolu, gayret dolu. Zira “ümidim kavidir ki, Müslümanların kalplerinde hararet-i hüzün ile tebahhur eden “ay”, “vay” ve “ah”lar rahmetli bir bulut teşkil edecektir. Ve alem-i İslam’daki yeni İslam devletlerinin teşekkülleriyle, o rahmetli bulut teşekküle başlamıştır” diyen Said Nursi’nin sözleri, göz yaşı silsilesini aşıp fikir pınarlarını doldurmaya başlamıştır.

Gözler hâlâ oluk oluktur. Mazinin derinliklerinden çıkıp istikbalin ufuklarına uzanan ümit çağlayanı, Sözler şelalesinde kendini bulur. Ama çağlayanlar aynı oluktan bir çığ hızıyla değil de, damla damla şelaleye kavuşması kalplerde burukluk, gözlerde de birkaç damla bırakır geriye.

Çağa mührünü vuran Sözler şelalesinde bir damla olan gözyaşına diğer gözler hayretle bakarlar. Sebebini sorarlar bu damlaların. “Dilimi kalbime indirdim” dercesine gözyaşı, kalbime bakın der kalp gözünüzle. Ancak o an akıllarına gelir diğer gözlerin kendilerinin de bir kalp taşıdıkları. Bakarlar ki gözyaşının kalbine, ümit şimşeklerinin gönüllere kurmuş olduğu tahtta, ihlasın padişahlığını yaptığı bir toplumda sabır sarayının tuğlaları ittifak harcıyla kenetlenmiş birbirine. Gözler şaşırmakta haklıdırlar belki de. Sarayda tembellik zindanı havası hakimken, “sen ben desin efrad aradan vahdeti kaldır/ Milletler için kıyamet işte o zamandır” temasını gözler görmezken, meylü’r-rahatın ata bindiği, işi birbirine bırakmanın şaha kalktığı, menfaat-i şahsiyenin dört nala ilerlediği bir esnada hangi kalpte çakabilirdi bu ümit şimşekleri? Hangi gözyaşı ıslatabilirdi müjde tohumlarını?

Hem de nasıl müjdeler? Karanlıkta gölgenin izdüşümünü alırcasına, aydınlık sabahlara fecr-i sadık güneşiyle doğacak müjdelerdi bunlar. Şöyle veriyordu beşere büşrayı Said Nursi:

“Müjde veriyorum ki: Ye’sin ramına olarak ben, dünyaya işittirecek derecede kanaat-i katiyemle derim: İstikbal yalnız ve yalnız İslamiyetin olacak ve hakim, hakaik-i Kur’aniye ve imaniye olacak.”

Parıl parıl parlayan göz huzmeleri “inşaallah” demeli bu müjdeye. Sadece lisan-ı kalin kelimeleri yeterli değildir göz ışınlarını halka halka yaymak için. Lisan-ı kaleme ve lisan-ı hale de düşen görevler vardır. Düşünce platformunda yüzleşen binler olmalıdır ki, hakikat şimşekleri ortaya çıksın. Yalan gerçekler mi yoksa gerçek yalanlar mı yakıştırmaları yapılmadan.

Kanaatim odur ki, Türkiye’deki gözyaşları sellere dönüştüğünde verilen müjdeler de çağlayan gibi coşacaktır. Maddi rejimlerin manevi dualarla ayakta durduğunu düşünüyor, gözyaşı sağanağının mecrasının yanlış adreslerden vahdet havuzuna dönmesini temenni ediyorum.
 

enes61

KF Ailesinden
Özel Üye
Gözyaşı sahilinin kumistanında hüzün meltemiyle sürüklenen hislerim, dalga dalga akıl kıyıma vururken düşünce anaforumda hapsolan fikirlerim sızı deryasında boğulmaktan kurtulamıyordu. Oysa boğulanın “fikirler” yerine “kirler” olmasını ne kadar da çok isterdim. Sızı benim miydi? Bana mı aitti boğulan fikirler? Ya gözyaşı pınarlarının serzenişi?.. Buğulu gözlerde biriken nem tomurcukları, kiminden damla damla akıyordu, kiminden çağlayan gibi... Ama her nedense bir türlü birleşmiyordu bu damlalar vahdet havuzunda.

çok çok güzel bir paylaşım olmuş emegine eline sağlık kaleme alandanda rabbim razı olsun inşaAllah
 
Üst