Allah Sabûrdur.(Görüntülü ve Sesli - Yazı Takipli)

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Sabûr
Allah Sabûrdur.

Ayeti kerimede:

"Eğer Allah zulümleri yüzünden cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Ama onları takdir edilen bir süreye kadar geciktirir. Süreleri dolunca da, ne bir an geri kalabilirler ne de ileri geçerler." (Nahl: 61).

Çok sabırlı olan, âsilerden intikam almada acele etmeyen, cezalandırmayı belli bir süre tehir eden Allahtır.

Onca günaha, hataya, kusura tekrar tekrar kullarının tevbe ve istiğfarlarını kabul eden, cezayı erteleyerek kulunu günahlardan dönmesini, kendisinden af ve bağışlanma dilenmesini bekleyen Allahtır. Kulunu kulu için sever. Yoksa Allahın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Kulları yaratan Allahtır onların azap görmesini istemez bu sebeple peygamberleriyle, kitaplarıyla, mucizeleriyle hep dinine kurtuluşa tüm kullarını çağırmıştır. Bu daveti kabul etmeyen inkarcı, günahkar, nankör ve zalimler ise kendi nefsine zülüm günü.

Bütün sabredenlerin sabırları O'nun rahmet ve inâyeti ile husule gelir.

Rahmeti, merhameti, sabrı, tüm iyilikleri, tüm hayırları yaratan Allahtır. Küllerinin kalplerinde Bunları Halkedendir. O sebeple Allahın bağlı, benzeri, ortağı, yardımcısı yoktur. Yarattıklarına benzemez. Allahın rahmet ve merhameti tüm alemleri yani kainatı kaplamıştır. Nerede kaldı kulun rahmeti. Görmesi, işitmesi, bilmesi, ilmide asla kullarına benzemez. Herşeye herşeyden yakın olup, tüm yaratıklarını çepeçevre kuşatmıştır. Herşeyden haberdar olandır.

Kendisi sabırlı olduğu gibi kullarınında sabırlı olmasını ister.

Hadisi şerifte:

"Resulullah aleyhissalatu Vesselam buyurdular ki:" İşittiği olup ezaya aziz ve celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O'na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de afiyet ve rızık büyümeye devam eder. "( Buhari, Kaynak kütübi sitte: 3218).

Kullarda ibtilalara, belalara, musibetlere, sıkıntı ve üzüntülere sabıreli, dünya imtihan olduğunu bilmelidir.

Ayet kerimelerde:

Sabır göstermekle ve namaz kılmakla Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz ki bu (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenlerden başkasına zor gelir. (Bakara: 45).

Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 153).

Ö; göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. O'na ibadet et ve bu ibadetinde sabırlı ol. Hiç sen Allah'ın ismini taşıyan başka birini bilir misin? (Meryem: 65).

Görmez misin ki, gemiler denizde Allah'ın nimetiyle akıp gider. Böylece boyut âyetlerini (varlığının delillerini) gösterir. Bunlarda pek sabırlı ve çok şükreden kimseler için âyetler (işaretler) vardır. (Lokman: 31).





Hazreti Allah Celle ve Celalühü sad süresinde nice sabırlı peygamberlerini anmıştır.

Hz. Süleyman aleyhisselam hakkında ayeti kerimede:

Şüphesiz ki onun bizim katımızda yakınlığı ve âkibet güzelliği vardır . (Üzgün: 40).



takip eden ayeti kerimelerde:



Resulüm! Kulumuz Eyyub'u da an! O Rabbine: "Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi." Diye nidâ etmişti. Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su! "Bizden bir rahmet ve akl-ı selim yayınlamak için de bir hatıra olmak üzere ona hem âilesini hem de onlarla birlikte bir mislini daha bağışladık Eline bir demet sap al, vur, yeminini yerine getir. "Doğrusu biz onu çok sabırlı bulmuştuk. O ne iyi kul idi! Daima Allah'a yönelirdi. Resulüm! Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da an! Biz onları ahiret yurdunu düşünen, ihlâslı kimseler kıldık. . Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin ve iyi kimselerdendir. Resulüm! İsmail'i, Elyesâ'yı, Zülkifl'i de an! Hepsi de iyilerdendir. İşte bu bir zikirdir ve doğrusu muttakilere güzel bir gelecek vardır. Kapıları uzayda açılmış Adn cennetleri vardır. (Üzgün: 41'den 50'ye kadar).



Tüm peygamberler hem Allahu Teâlânın emir ve yasaklarına uyarak, hem halkı irşad ve hidayete davet edecek, onların zülümlerine, kötülüklerine, hakaretlerine sabır göstererek en büyük sabır örneklerin vermişlerdir.

Hadisi şerifte:

"Mus'ab İbnu Sa'd, çocukları radıyallahu anh'tan naklediyor:" Der ki:

"Ey Allah'ın Resûlü! Dedim, insanlardan kimler en çok belaya uğrar?"

"Peygamberler, sonra büyüklükte onlara ve bunlara yakın olanlar. Kişi diyaneti nisbetinde belaya maruz kalır. Kim dininde şiddetli ve sağlam olursa onun belası da şiddetli olur. Şayet dininde zayıflık varsa, Allah onu da diyaneti nisbetinde imtihan eder. Bela kulun peşini bırakmaz. kul, hatasız olarak yeryüzünde yürüyünceye kadar. "
(Tirmizi, kaynak kütübi sitte: 4665).

Mümin kulları günahları dünya bela, müsibet, ibtila olarak döner ki buda Allahın rahmetidir. Dünyada işlediklerinin cezasını verir, çoğunuda yüce affetmesiyle birleştirir. Hesabı ahirete bırakılmasını istemez. Çünkü ahiret hesabı çok korkunçtur. Kafirlerin rahatı, dünyalıkları, malı, mülkü onun iyiliği için değil, ahirette hesabı korkunç olması içindir. Ayrıca Allah dünyada zerre iyiliğini bırakmaz ki böylece ahirette hüsran olanlardan olsun.

Tek, bir ilah olan, hak olan Allaha inanmayanlar, tevbe ve istiğfar etmeden ahirete göçenler ancak yine de zülüm üzerine.

"Resulullah (aleyhissalatu damaram) efendimiz buyurdular ki :" dünyada zahidlik, helal olanı haram etmek veya malı ziyan etmekle olmaz. Gerçek zahidlik, Allah'ın elinde olana, kendi elinde olandan daha çok güvenmen ve bir musibete düştüğün zaman getireceği tatlı, onun devamına dinbet göstermendir. "Rezin ilave etti:" zira Allah Teâlâ Hazretleri şöyle satın aldı: "Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah'ın boyutunda nimetlerle şımarm mısınız" (Hadid 23). " Tirmizi, (Kaynak kütübi sitte: 2043).

"Ebu Hureyre ve Ebu Said radıyallahu anhüma'nın anlattıklarına göre, Resûlullah aleyhissalatu gemisi şöyle satın alındı:

"Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun kendi mü'minin günahından bir kısmınfiret buyurur." (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 4658).

Müminin yaşadığı şey ibtila olup, Allaha ulaştıran, ruhu tekamül ettiren bir başlık. Varlığı atma, nefsi eğitme yoludur.

Allah dertlerle, sıkıntılarla kullarını zatına çeker. Ona yöneleni, dua edenleri sıkıntılarını giderir, dualarını kabul eder. Allahın takdirine razı olanlar ahirette büyük ecirler alırlar.



Ayet kerimede:

Eğer Allah sana zarar verirse, onu gönderecek O'dur. Eğer sana bir hayır ve iyilik dilerse, lütfuna kimse mâni olamaz. O bunu kullarından dilediğine eriştirir. O çok bağışlayan, çok merhamet edendir. ( Yunus: 107).



Sana gelen zerre hayır yoktur ki Allahu Teâlâdan olmasın. Elbette kullarını hayra, iyilik yapmaya yönelten zaten Allahtır. Zekat, sadaka verin, fakirleri doyurun, iyilik edin, hayırlara koşun zaten Allahın emirlerindendir. Ayrıca gökten tatlı suyu, yerden bazen çatlatıp bitkiler yeşerten, meyveler ve sebzeler çıkaran yine Odur. Herşeyin sahibi Allahtır. Güç ve kuvvet vermese, enerji vermese hareket edebilecek kimdir?

Tüm lütuflar, ikramlar, rızıklar Allahtandır. İzzet, şeref, şanda onundur. Dilediğine dilediği kadar, dilediklerinden ihsan eder. Cömertliğinin, kereminin sınırı ve sonu yoktur.

Ayeti kerimede:

Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah'ın nimetlerini birer birer saymaya kalkışsanız, icmâlen bile diyemezsiniz. Şüphesiz ki insan çok zâlim ve çok nankördür. (İbrahim: 34).

Sabır dahi Allahın yardımıyladır. Sabrı yaratanda odur.

Ayeti kerimede:

İman edip de sâlih ameller işleyenlere gelince, -ki biz hiç kimseye gücünüzde bir şey yükeyiz- işte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalacaklardır. (Araf: 42).



Hadisi şerifte:



Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu shipam buyurdular ki: " Herşeyin bir zekatı (temizlenme deneyimleri) vardır, cesedin zekatı oruçtur. "







Muhrız rivayetinde şu ziyadede bulundu: "Resulullah aleyhissalatu gemide ilave etti:" Oruç, sabrın araçdır.
("kaynak kütübi sitte: 6501).



Allahu Teâlâ işlerini çok ince düzenler. Sabır edenler ise ise karşılığını dünya ve ahiret alır.



Hazreti Musa aleyhisselam ile Hızır aleyhisselamın buluşması hadisi şerifte şöyle anlatılmıştır.

"İbnu Cübeyr anlatıyor:



"İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) 'a dedim ki:" Nevf el-Bekkali, İsrailoğullarının peygamberi olan Hz. Musa (aleyhisselam), Hızır'ın arkadaşı Musa olmadığını zannediyor. "



Bana şu cevabı verdi: "Allah'ın düşmanı yalan söylüyor. Ben Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu anh) 'ı dinledim. Demişti ki:" Ben Resûlullah (aleyhissalatu damaram)' tan işittim, şunu anlattı:



"Musa (aleyhisselam) Beni İsrail'e hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine," insanların en bilgini kimdir? "Diye soruldu: I:" Benim "diye cevap verdi. Cenab-ı Hak," Allahu a'lem (yani en iyi bilen Allah'tır) "demediği için Musa'yı azarladı. Ve:" İki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir "diye ona vahyetti.



Hz. Musa (aleyhisselam):



- "Ey Rabbim ben onu nasıl bulabilirim? Diye sordu. Kendisine:



- "Bir zenbile bir balık koy, onu sırtına al. Balığı nerede yitirsen o zat oradadır" dendi.



Dendiği gibi yaparak yola çıktı . Kendisiyle beraber , hizmetçisi olan Yuşa İbnu Nûn da yola çıktı . Beraberce yürüyerek bir kayanın yanına geldiler . Hz . Musa ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar . Balık kımıldayarak zenbilden çıkıp denize kaydı . Allah ondan suyun akıntısını tuttu . Öyle ki su kemer gibi oldu . Balık için bir kanal meydana gelmişti . Hz . Musa ( aleyhisselam ) ve hizmetçisi ( balık için olduğunu bilmeksizin ) bu manzaraya şaşırdılar . Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece boyu da yürüdüler . Musa'nın arkadaşı ona , balığın gitmesini haber vermeyi unutmuştu . Sabah olunca Hz . Musa ( aleyhisselam ) hizmetcisine: "Hele sabah kahvaltımızı getir . Biz bu yolculukta yorulduk" dedi . Ama emrolunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı . Hizmetçi:



- "Hani bir kayanın yanına gelmiştik ya yatmıştık! Ben balığı orada unuttum. Onu hatırlatmayı, bana mutlaka şeytan unutturdu. Balık denize şaşılacak şekilde sıvışıp gitmişti" dedi.



Musa (aleyhisselam): "Bizim aradığımız orasıydı" dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler.



İzlerini takiben gerekli kayaya kadar geldiler. Musa (aleyhisselam) orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördüm ve ona selam verdi. Hızır aleyhisselam ona:



- "Senin bu yerinde selam ne gezer!"



- "Ben Musa'yım."



- "Benû İsrail'in Musa'sı mı?"



- "Evet."



- "Sen, Allah'ın sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem. Ben de Allah'ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen bilemezsin."



-"Allah'ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin?"



-"Sen benimle beraber olmak sabrını gösteremezsin . Mahiyet ve hikmetini bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin ki?"



-"İnşallah sen beni çok sabırlı bulacaksın . Hem ben senin hiç bir emrine karşı gelmeyeceğim . "



-"Öyleyse gel . Ancak , madem bana tabi olacaksın , ben sana haber vermedikçe bana hiç bir şey sormayacaksın!" dedi . Hz . Musa ( aleyhisselam ) :



-"Tamam!" dedi .



Hz . Musa ve Hz . Hızır ( aleyhisselam ) beraberce gittiler . Deniz kıyısında yürüyorlardı . Bir gemiye rastladılar . Kendilerin gemiye almalarını söylediler . Gemi sahipleri Hızır ( aleyhisselam ) 'ı tanıdılar . Ve ücret istemeksizin onları gemiye aldılar .



Hızır (aleyhisselam), gidip, geminin tahtalarından birini deldi. Hz. Musa (aleyhisselam) ona:



- "Bak, bunlar bizi bedava gemilerine aldılar, sen gidip gemilerini deldin, adamları boğacaksın. Hiç de yakışık almayan bir iş yaptın!" dedi.



Hızır:



- "Ben sana," benimle bulunmaya sabredemezsin "demedim mi?" dedi.



Hz. Musa:



- "Unuttuğum şey benim beni sigaya çekme. Bu iş iş bana zorluk giderici!" ricasında bulundu.



Sonra bunlar gemiden indiler. Sahil yürürken, çocuklarla oynayan bir yavrucak gördüler. Hızır (aleyhisselam) yavrucağı yakaladığı gibi eliyle başını kopararak çocuğu öldürdü. Musa (aleyhisselam):



- "Masum bir çocuğu kısas hakkın dolandırıcı niye öldürdün. Bu çok yadırganacak bir iş!" dedi.



-"Ben sana demedim mi , sen benim beraberliğime sabredemezsin!" diye Hızır ( aleyhisselam ) , Musa'ya çıkıştı . Hz . Musa:



-"Ama bu birinciden de şiddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir şey sorarsam , beni arkadaş etme , nazarımda bu hususta haklı sayılacaksın" dedi .



Yola devam ettiler . Bir köye geldiler . Halktan yiyecek birşeyler istediler . Ama kimse onları ağırlamadı . Köyde yıkılmak üzere olan bir duvara rastladılar . Hızır ( aleyhisselam ) eliyle şöyle göstererek: "Eğilmiş" diyordu . Onu doğrulttu . Hz . Musa ( aleyhisselam ) ona:



-"Bir cemaat ki , kendilerine geliyoruz , bize ilgi gösterip , ağırlamıyorlar , yiyecek vermiyorlar . Sen onlara bedava iş yapıyorsun , dilesen ücret alabilirdin!" dedi .



Hızır ( aleyhisselam ) , Hz . Musa'ya:



-"Artık birbirimizden ayrılma zamanı geldi . Şimdi sana sabredemediğin şeylerin te'vilini haber vereceğim" dedi .



Resûlullah ( aleyhissalatu vesselam ) bu ara ilave etti:



-"Allah Musa'ya rahmet buyursun . Keşke , Hz . Hızır'la beraberliğe sabretseydi de maceralarını bize nakletseydi , bunu ne kadar isterdim!"



Ravi devam ediyor: Resûlullah ( aleyhissalatu vesselam ) buyurdular ki: "Birinci ( soru ) su Musa'nın bir unutması idi . Bir serçe gelerek geminin kenarına kondu . Sonra denizden gagasıyla su aldı . Hz . Hızır bunu göstererek Hz . Musa'ya , "Bak , dedi . Benim ve senin ilmin ve diğer mahlukatın ilmi , Allah'ın ilminden , şu kuşun denizden eksilttiği kadar eksiltir . "
(Buhari , Kaynak kütübi sitte:693) .

Mümin kullar sabırlı olmalıdır .

Ayeti kerimede:

Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah içiniz ve elbette O’na döneceğiz . ” derler . (Bakara:156) .

Hadisi şerifte ise:

Hz . Enes ( radıyallahu anh ) anlatıyor: "Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) , ( ölen ) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı:"Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın ( ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan ) :"Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi . Resulullah ( aleyhissalatu vesselam ) uzaklaşınca , kadına: “Bu Resulullah idi!'' dendi . Bunun üzerine , kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı ( utanıp ) üzüldü . ( Özür dilemek için ) doğru aleyhissalatu vesselamın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi , doğrudan huzuruna çıktı ve:

"Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" Dedi. Aleyhissalatu Vesselam: "Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu. "


(Buhari; Kaynak kütübi sitte: 3207).





Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anhüma) anlatıyor : "Resulullah (aleyhissalatu damaram) 'ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek" Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol' 'diye rica etti. Resulullah (aleyhissalatu damaram); adamı geri çevirirken:



"Selamımı söyle ve şunu hatırlat: Alan da Allah'tır, veren de Allah'tır. Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli vardır. Sabretsin ve Allah'ın (sabredenlere vereceği) mükafaatı düşünsün! ''" (
Buhari, Kaynak kütübi sitte: 3215).



"Ebu Malik el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor:" Resûlullah aleyhissalatu shipam buyurdular ki:







" Abdest İmanin yarısıdır Elhamdülilllah Mizani doldurur;. Subhanallah velhamdulillah arz ettik sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka bürhandır; sabır ziyadır; Kur'an imkb Lehine Veya aleyhine Bir hüccettir Herkes sabahleyin kalkar, nefsini Satar;. Kimisi kurtarır, kimisi de helak eder . " (Müslim, Kaynak kütübi sitte: 4638).

Duaları ettiğimiz gibi kabülünüde beklemeliyiz . Duada ısrar etmeliyiz . Duada hayırlısıyla ver ya Rabbi demeliyiz .

Hayır görünün şer , şer görünen ise hayır olabilir .

Allah kullarını bilir .



İmam Gazali kudsi hadisler eserinde 13 . Kudsi hadiste ;

Yüce Allah (c. C) şöyle buyurmaktadır : "Ey âdemoğlu!
Nice (ilim ve ibadetle kalpte parlayan) ışıklar vardır ki, onu kötü arzuların rüzgârı söndürmüştür. Nice ibadet edenler vardır ki, kendini beğenme duygusu birkaç duygusu götürülür.
Nice zenginler vardır ki , zenginlik onları ifsat sırasında
Nice fakirler vardır ki, fakirlik onları bozmuştur.Güzel
kişiler vardır ki, afiyette olmak onları çıkarmıştır.Güzel
kişiler vardır ki, ilim onları saptırmıştır.Güzel
cahiller de vardır ki, cehaletleri onları helake sürüklemiştir.
Eğer aranızda çokça rükû eden yaşlılar, takvaya sarılmış gençler, süt emen çocuklar ve otlayan hayvanlar olmasaydı (yaptığınız isyanlar yüzünden) üzerinizdeki göğü demir, yeri kuru bir çöl ve toprağı da safi kül yapardım. Böylece gökten bir damla olsun yağmur yağdırmaz, yerden bir tek yeşillik çıkartmaz ve üzerinize azabı daimî kılardım. "


Satın alınmıştır.

Herşeyin hayırlısı demelidir. Allahu Teâlânını takdirlerine razı olunmalıdır.

Hadisi şerifte:

"Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: " Ensar radıyallahu anhüm'den bazı kimseler, Resûlullah aleyhissalatu Vesselam'dan bir şeyler talep ettiler. Aleyhissalatu Vesselam da dillerini verdi. Sonra tekrar istediler, o yine istediklerini verdi. Sonra yine istediler, istediklerini verdi. Yanında mevcut olan şey bitmişti; şöyle buyurdular:



"Yanımda bir mal olsa, bunu sizden ayrı olarak (kendim için) biriktirecek değilim. Kim iffetli davranır (istemezse), Allah onu iffetli kılar. Kim istiğna gösterirse Allah da onu gani kılar. Kim sabırlı davranırsa Allah ona verir. hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır. "



Rezin rahimehullah şu ziyadede: "İslam'a girip, yeterli miktarla rızıklandırılan ve bu miktara Allah'ın kanaatini nasip kimse kurtuluşa ermiştir." (
Buhari, Kaynak kütübi sitte: 4823).







"İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: " Ben Resûlullah aleyhissalatu Vesselam'ın terkisinde idim. Bana şu nasihatta bulundu:

hoşuna gitmeyen şeyde, sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki Nusret (i ilahi) sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır. "Rezin bu elfazla tahric töreni Tirmizi'de muhtasar olarak kaydedilmiştir.
(Kaynak kütübi sitte: 5800).



Allahu Teâlâ kulların imtihan ediceğini ayetlerinde duyurmuştur. Sabır etmemiz gerektiğinide bildirmiştir. Sabır kurtulanlaruşa erer.

Ayeti kerimede:

Andolsun ki mallarınıza ve canlarınıza ibtilâlar verilerek imtihan olacaksınız. Sizden önce dünyada kitap verilen kitaplardan ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takvâ gösterirseniz, bilmiş olun ki bu, üzerinde sebat yapılacak işlerdendir. (Ali imran, 186).

Ey iman edenler! Sabredin, sebat prensipleri, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki, felâha erebilesiniz. (Ali imran: 200).

Bununla beraber şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip sâlih amel işleyen, sonra da hak yolunda (ölünceye kadar) sebat eden kimseyi elbette çok bağışlayıcıyım. (Tâ-Hâ: 82).

Allah iman edenlere hem dünyada hem de ahirette o sâbit söz üzerinde daima sebat ihsan eder. Zâlimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar. (İbrahim: 27).



Hayatın kaynağı hayy, iyiliklerin ve hayırların kaynağı vedüd, vehhab, kerim olan, rızıkların kaynağı Rezzak olan, yardım edenlerin en hayırlısı, rahmet ve merhamet kaynağı, göklerin ve yerin nuru Alemlerin Rabbine sonsuz hamd ve senalar olsun.
 
Üst