Çözüldü Bedüizzaman'ın Garip İfadeleri

Abdiyet

Üye
Üye
Selamun Aleyküm. Risale-i Nuru okumaya çalıştım ama çoğu kelimenin anlamını bilmediğim için anlayamadım. İnternetten günümüz Türkçesine bakınca çok güzel hakikatler olduğunu gördüm. Bedüizzamanı sevmeye başladım fakat bir süre sonra Bedüizzamandan uzaklaşmaya başladım çünkü Risale-i Nur'da muğlak ve Kuran'a aykırı olan ifadeler var. Bunları açıklar mısınız?

NZgNVQ.jpg
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
G

genckalem253

Ziyaretçi
Öncelikle sorunuz için teşekkür ederim. Bununla beraber itham bulunan resmi koymayıp sorunuzu paylaşmanız uygun olurdu ama samimane sorduğunuz için bazı izahlar yapmak istiyorum.
Üstad eğer peygamberlik iddiasında olsaydı 83 yıllık hayatının 27 yılını Kuran ve Peygamberimiz s.a.v in sünneti uğrunda hapis ve sürgünde geçirmezdi. Şu ifadeler bile Kuran'a sünnete hizmet için ne derece kendini adadığını ispat eder: “Yüzer milyon başların feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, hakikat-i Kur’âniyeye feda olan başlar, zındıkaya teslim-i silâh etmeyecek ve vazife-i kudsiyesinden vazgeçmeyecekler inşaallah!”(Lemalar). Peygamberlik iddiasında bulunacak kişi Efendimiz s.a.v in sünnetinin önemini anlatmak için Sünneti seniyye isimli risaleyi de telif etmezdi.
Son dönemde yayılmaya başlayan bir fitneyi söyleyim: sanki, Üstad kendini Peygamberimiz s.a.v ile, Risalei Nur'u da Kuran ile eş tutuyor gibi algı oluşturanlar var. Risalei Nurları okuyan anlamaya çalışan her kim böyle bir düşünceye kapılırsa kesinlikle imanından şüphe etmelidir. Çünkü Üstad'ın kendi ifadesi ile Kuran bir güneş ise risaleler o güneşin parıltılarından birinin aynadaki yasımasının yansımasıdır. Sizce böyle yansımanın da yansıması olan bir parıltı güneşe denktir diyen akıllı mıdır? O halde ne Üstad'ı Peygamberimiz s.a.v ile ne de risaleleri Kuran ile kıyaslamak akıl mantık işi değildir.
O dönem alimleri de bilirki Risale-i nurda geçen ifadeler basit değil bilakis mantıki kuvvetli izahlardır. Üstad'a ilhamen verilmiştir. Bu ilham kelimesi maalesef yanlış anlaşılıyor. Şöyle izah edeyim ayette buyruluyor ki:"Ve Rabbin nahl'e (bal arısına) vahyetti (ilhâm etti)" (Nahl:68). Şimdi biliyoruz ki vahiy peygamberlere gelir. O halde arılar peygamberdir mi diyeceğiz?! Mesela bir şair şiirini ilham geldiğinde yazar. Her an oturup şiir yazamaz. Demekki bazı manevi anlar olması farklı ithamlarda bulunma sebebi değildir. Bazen de kullanılan kelime ne anlam taşıyor tetkik etmek lazımdır.
Acizane bu kardeşin yıllardır Risalei Nuru orjinal dili Osmanlıca'dan okuyan biri olarak dine aykırı bir ifadeye rast gelmedim. Bazı ifadeleri anlamadıysam bilen birine sorup izah istedim. Üstad'ın "bana vahiy geldi" dediğini de görmedim.
Hüsnü zannınızı muhafaza ederek kafanıza takılan ifadeleri yazarsanız, risaledeki sayfa bütünlüğünü inceleyip ne manada kullanılmıştır izah ederiz inşaAllah.
Gayret bizden muvaffakiyet Allahtandır.
Selam ve dua ile..
 

Abdiyet

Üye
Üye
Teşekkür Ederim. Bediüzzamanın çektiği çileleri duymuştum. Maalesef geçmişte olduğu gibi bugün de ismi kötü insanların dilinden düşmüyor ve ismi kötü emeller için kullanılıyor. Bir diğer konu çoğu kişi Bedüizzamana kâfir diyor. Tekfir edenlerin çoğuna sorsan Müslüman bir kişiyi tekfir etmenin dinden çıkaracağını bilmezler. Bize düşen hatalarını anlamaları için onları uyarmak ve onlara dua etmek.

Selametle Kalın.
 
G

genckalem253

Ziyaretçi
hesabıma şifreyi unutmamdan dolayı giremedim.
 

SETR

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Vealeykumselam @Abdiyet böyle bir iyi niyet yok, sen bediüzzaman ünvanıyla alemde şöhret bulmuş bir islam alimine haşa paralel peygamber diye iftira atan bir resmi getirip öğrenmek istiyorum diye eklemişsin, mademki @gencyazar253 senin iyi niyetine inanmış ve cevap vermiş bu defalık bu iftirayı içeren resmini düzenlemekle bırakıyorum, bir daha böyle bir iftirayı öğrenmek istiyorum kisvesiyle de olsa görmek istemeyiz.
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Bu konu için özel mesaj yazarak cevap verenler olmuş, cevaplarını aynen aşağıya yazıyorum:

"
Hem madem örf-i nâsta, bir eserdeki mezaya, o eserin masdarı ve menba'ı zannettikleri müellifinin etvarında aranılıyor ve bu örfe göre, o hakaik-i âliyeyi ve o cevahir-i galiyeyi kendim gibi bir müflise ve onların binde birini kendinde gösteremeyen şahsiyetime mal etmek, hakikata karşı büyük bir haksızlık olduğu için risaleler kendi malım değil, Kur'anın malı olarak, Kur'anın reşehat-ı meziyatına mazhar olduklarını izhar etmeye mecburum. Evet lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri, kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim.
Mektubat - 369"

"Meselâ: Nasılki murassa' ve müzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: "Mâşâallah çok güzelsin, çok güzelleştin." Eğer sen tevazukârane desen: "Hâşâ!.. Ben neyim, hiç. Bu nedir, nerede güzellik?" O vakit küfran-ı nimet olur ve hulleyi sana giydiren mahir san'atkâra karşı hürmetsizlik olur. Eğer müftehirane desen: "Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz." O vakit, mağrurane bir fahirdir.
İşte fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir, benim değildir."
İşte bunun gibi, ben de sesim yetişse, bütün Küre-i Arz'a bağırarak derim ki: Sözler güzeldirler, hakikattırlar; fakat benim değildirler, Kur'an-ı Kerim'in hakaikinden telemmu' etmiş şuâlardır.
Mektubat - 369
"
 
N

Nurcu Genç

Ziyaretçi
ne gibi mesala örnek verir misiniz?

Nefse ve onu en güzel bir biçimde şekillendirip fücur ve takvasını ilham edene yemin ederim ki, nefsini arındıran muhakkak kurtulmuştur. Onu kirleten de, hüsrana uğramıştır (Şems, 91/8-10)

Şüphesiz şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmelerini vahyederler.” (En’am, 6/121)

“Çocuğunu emzir, Onun başına bir şey gelmesinden korktuğunda onu (sandık içinde) denize bırak. Korkma ve üzülme! Biz onu tekrar sana kavuşturacağız ve onu peygamberlerden yapacağız.” (Kasas, 28/7)

Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.” (Nahl 68)
 

Nurcu Genç

Üye
Üye
ne gibi mesala örnek verir misiniz?

Nefse ve onu en güzel bir biçimde şekillendirip fücur ve takvasını ilham edene yemin ederim ki, nefsini arındıran muhakkak kurtulmuştur. Onu kirleten de, hüsrana uğramıştır” (Şems, 91/8-10)

Şüphesiz şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmelerini vahyederler.” (En’am, 6/121)

“Çocuğunu emzir, Onun başına bir şey gelmesinden korktuğunda onu (sandık içinde) denize bırak. Korkma ve üzülme! Biz onu tekrar sana kavuşturacağız ve onu peygamberlerden yapacağız.” (Kasas, 28/7)

Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.” (Nahl 68)
 
Üst