Çocuklar Neden Yalan Söylerler?

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli
Bize bir anne geldi. “Doktor, dedi, oğlum sık sık yalan söylüyor. Yaşadığını söylediği hikâyeler uyduruyor. Ailece yalandan nefret ederiz. Çocuğuma yalan söylediğimizi hiç hatırlamıyorum. Bu durum beni çok üzüyor. Defalarca yalanın kötü bir şey olduğunu söylediğim halde vaz geçiremedim. Size gelmekten başka çarem kalmadı.”
Anneyi dinledikten, çocuk ve aile hakkında birkaç soru sorduktan sonra konu anlaşıldı. Tebessüm ederek, “Boşuna telaşlanmışsınız, ortada yalan diye bir şey yok, çocuğunuzun davranışları gayet normal,” dedim.
Anne rahatlayacağı yerde iyice telaşlandı:
– Nasıl olur, söylediklerinin yalan olduğununu ben biliyorum. Hatta, bir defasında, sıkıştırdığım zaman “Yalan söylemiyorum, sen de vardın, beraber otobüse bindik,” dedi.
Bu son sözler üzerine olay iyice aydınlanmıştı.
– Boşuna telaşlanmışsınız, dedim, olay gayet basit. Çocuk size rüyasını anlatmış.
Anneye gerekli açıklamaları yaptıktan ve örnekler verdikten sonra ancak ikna edebildim. Yalan söylediğinden yakındığı oğlu, üç buçuk yaşındaydı ve ilk çocuğuydu. Anne olaya yetişkin gözüyle baktığı için yanılıyordu. Ona göre, olmamış bir olayı olmuş gibi anlatmak ve kendisini olayın kahramanı olarak göstermek yalancılıktı. Annenin verdiği bilgiye göre, çocuğun yalan söylemesi için bir sebep yoktu. Anne ve baba çocuklarını seviyor, ona değer veriyor, yeterince zaman ayırıyorlardı. Aşağıda anlatacağımız gibi, çocuğu yalan söylemeye iten çeşitli sebepler vardır. Bunların başında “güvensizlik duygusu” gelir. Sevildiğinden ve kendisine değer verildiğinden emin olmayan çocuk, kendisinin merkezinde olduğu hikâyeler uydurarak dikkat çekmek ve güven kazanmak ister. Ancak, burada yine amacı yalan söylemek değildir. Vakamızdaki çocuğa gelince, teşhisimize göre, çocuk anneye ve babaya gördüğü rüyaları anlatmaktadır. Dört yaşına kadar çocuklarda benmerkezci (egosantrik) bir kişilik hâkimdir. Eşyaya ve olaylara kendi gözleriyle bakarlar. Dünyanın merkezinde kendileri vardır. Canlı-cansız ayırımı yapamazlar. Kendileri canlı olduğuna göre, her şey canlıdır. Bindiği oyuncak at ile gerçek at arasında fark yoktur. Onunla canlıymış gibi konuşur. Bu yaştaki çocuklar, rüya ile gerçek dünya arasında ayırım yapamazlar. Rüyayı yaşanmış olarak algılarlar. Vakamızda “yalan söylemiyorum, sen de vardın, beraber otobüse bindik,” sözlerinden bunu anlıyoruz. Eğer anne çocuk gelişimi ve psikolojisi hakkında bilgi sahibi olsaydı bize gelmesine gerek kalmaz, olayı kolayca çözerdi.
 

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli
Yalan söylemek bir davranış bozukluğudur
Beş yaş ve üzerindeki çocuklarda “yalan” bir davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Eğer buna tırnak yemek, altını ıslatmak, kekemelik, tik, inatçılık, tembellik, saldırganlık, korkaklık, içe kapanıklık gibi bir veya birkaç davranış bozukluğu da eşlik ediyorsa durum ciddi demektir.
Gelişmiş elektronik cihazlarda, her biri farklı görevler yapan yüzlerce devre vardır. Bu devrelerden biri arıza yaptığı zaman devreye bağlı bir uyarı sinyali harekete geçerek kullanıcıyı uyarır. Bilgisayar kullananlar bunu çok iyi bilirler. Arıza giderilmediği ve çalışmaya devam edildiği taktirde bilgisayar sağlıklı çalışmadığı gibi, zamanla daha ciddi arızalar ortaya çıkacaktır. Aynen bunun gibi, çocuklarda ortaya çıkan bir davranış bozukluğu farkedilmez veya ciddiye alınmazsa zamanla daha ağır bozukluklar buna eşlik edecek, tedavisi güç ruh sağlığı problemleri ortaya çıkacaktır. Anne babalar, çocuklarında gördükleri bir davranış bozukluğunu, ruh sağlığının tehlikede olduğunu haber veren bir uyarı sinyali anlamına geldiğini bilmeli, çocuğu suçlayarak veya baskı kurararak bunu gidermeye çalışmamalı, “Ben nerede yanlış yaptım?” sorusuna cevap arayarak olaya yaklaşmalıdır.
 

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli
Çocuk yalan söylemeyi bizden öğrenir
Amerika’da çalıştığım okullarda çocukların yalan söylediklerine ve kopya çektiklerine hiç rastlamadım. Yine üzülerek ifade edeyim ki, Türkiye’de çalıştığım okullarda en dindar aile çocuklarının bile sıkıştıklarında yalan söylediklerine ve kopya çektiklerine çok rastladım. Neden Amerikalı çocuk yalan söylemez de Türk çocuğu yalan söyler? Sorunun cevabı gayet basit: Çocuk yalanı aileden öğrenmektedir. Belki doğrudan değil, ama dolaylı yoldan çocuğa yalanı biz öğretiyoruz. Telefona cevap vermeye giden çocuğuna, “Beni filanca sorarsa evde yok dersin,” diyen bir baba veya anne dolaylı yoldan çocuğa yalan söylemeyi öğretmektedir. Yine okul yıllarında nasıl kopya çektiğini, bulduğu yeni kopya çekme usulleriyle öğretmenini nasıl atlattığını övünerek anlatan bir baba çocuğunu kopya çekmeye ve kolay yoldan not almaya özendirmektedir.
Bayanlar arasında sık kullanılan “beyaz yalan” sözünü duymuşsunuzdur. Kimseye zararı olmayan yalana beyaz yalan denirmiş. Bir kimseye yalan söylemekle onu aldatmış olmuyor muyuz? Aldatmanın siyahı ve beyazı olur mu?
 

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli
Çocuk ilgi çekmek için yalan söyler
Yalan söyleyen çocuğun yaşına bakılır. Eğer beş yaşın altında ise, yalan söylemenin amacı kesinlikle aldatmak değildir. Yeterli sevgi alamayan veya gördüğü sevgiden emin olmayan, ilgi eksikliği yaşayan çocuklar dikkatleri kendi üzerlerine çekmek için hikaye uydururlar. Bu çocuklar, azarlanmak ve dayak yemek pahasına da olsa her çareye baş vururlar. Yaramazlık yapan ve yalan söyleyen çocukların amacı anne babayı kızdırmak ve çileden çıkarmak değildir. Ancak, yaramazlık yapmalarına rağmen, yeterli ilgiyi elde edemezler ve sevildiklerinden emin olamazlarsa saldırgan bir kişilik geliştirmeye başlarlar.
 

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli
Çocuk güven kazanmak için yalan söyler
Ana okuluna ve ilköğretim okuluna devam eden çocuklarda sık görülen bir yalan türüdür. Eğer çocuk derslerinde başarılı değilse, okulda ve ailede tembelliği başa kakılıyor, horlanıyor, aptal yerine konuyorsa; bu çocukta telafisi zor bir aşağılık duygusu gelişmeye başlar. Kendini değersiz, aptal, işe yaramaz biri olarak görmeye başlar.
Hiçbir çocuk bilerek tembelliğe ve başarısızlığa razı olmaz. Onu başarısızlığa iten sebepler vardır. Mesela, hiperaktivite ve dikkat eksikliği bozukluğu olan bir çocuk, dikkatini uzun süre yoğun tutamayacağı için istese de fazla başarılı olamaz. Dikkati sık sık başka şeylere kaydığı için sınıfta anlatılanları aklında tutamaz. Sırasında rahat oturamaz. Öğretmenini ve arkadaşlarını rahatsız edecek davranışlarda bulunur. Ev ödevlerini gerektiği gibi yapamaz. Tembellik ve başarısızlık bu çocuğun suçu değildir. Tedavi edilmesi gerekir. Hiperaktif çocuklar, başarısızlıklarını örtmek ve güven kazanmak için yalan söyler.
Her insan gibi, çocuk da toplum tarafından beğenilmek ve taktir edilmek ister. Çocuk ilk beğeniyi anne ve babasından bekler. Sevilen, ailede adam yerine konan, değer verilen ve iyi davranışları taktir edilen, zekası normal bir çocuğun başarılı olması beklenir ve başarılı da olur. Derslerinde başarısız, arkadaşlarıyla geçimsiz, davranış bozuklukları olan ve sık yalan söyleyen bir çocuk bize getirildiği zaman; ilk iş olarak aileyi inceleriz. Beyinde arıza bırakacak bir hastalık geçirip geçirmediğini, doğumunun normal şartlar altında gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırırız.
 

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli
Çocuk cezadan kaçmak için yalan söyler
Dürüstlüğü ve doğru sözlülüğü karşısında ceza gören bir çocuk, cezadan kaçmak için yalan söyleyebilir. Cezalandırma dayaktan ibaret değildir. Dayak en kötü disiplin aracıdır ve eğitime olumlu bir katkısı yoktur. Günah keçisi gibi devamlı suçlanan, kendisini savunmasına izin verilmeyen, başkalarıyla kıyaslanan çocuklar da bir anlamda cezalandırılmış demektir. Eğer sınavdan aldığı düşük notu söylediğinde azar işitir, “Yine mi zayıf aldın, bu notlar ne zaman düzelecek, ne zaman çalışmaya başlayacaksın?” suçlamalarıyla karşılaşırsa; bir sonraki zayıfını söyleme cesareti gösteremeyecek, yalana baş vuracaktır.
Yalan söyleyen çocuğun kendisine saygısı kalmaz, kendisinden utanır. Özgüvenden yoksundur. Yeteneklerinin ve sahip olduğu değerlerin farkında değildir. Kendisini değersiz ve işe yaramaz olarak görür.
Anne babalar, çocuklarının fizik sağlığı ile ilgilendikleri kadar ruh sağlıklarıyla da ilgilenmelidir. Ruh sağlığı bozulmuş bir çocuğun fiziksel ihtiyaçları fazlasıyla yerine getirilse bile hastalıklı bir kişilik geliştirecektir. Yüksek makamlara gelmesi, büyük paralar kazanması onu mutlu etmeye yetmeyecek, içinde hep ruhsal bir açlık hissedecektir.
Ali Çankırılı
 

SETR

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Ebeveynlerin sıkça okuması gereken güzel bir yazı dizisi olmuş, ellerinize sağlık.
Konu sabitlenmiştir.
 

eternafelicity

KF Ailesinden
Özel Üye
ocuk ilgi çekmek için yalan söyler. Kaçınma ve aldatma başta olmak üzere bütün kötü davranışların temelinde yalan söyleme vardır. Dürüst olmak, küçük yaştan kazanılacak bir özellik olduğu için çocuğuna iyi bir eğitim vermek isteyen her anne-babanın birinci önceliği onun yalan söylemeyen bir birey olarak yetişmesi için gayret göstermek olacaktır. Çocuklar, soyut kavramları algılamaya başlamaları ile birlikte aşağı-yukarı 7 yaşlarında muhakeme etmeye, 11 yaşlarında da doğru ile yanlışı bir yetişkininkine yakın şekilde ayırt etmeye başlarlar.

Yalan söyleme alışkanlığı bireyin başını ileride derde sokabilecek en kötü alışkanlıklardandır. Kişinin, çevresinin güvenini kaybetmesi ve kötü bir şekilde etiketlenmesi başka üzücü davranışlara da kapı açar. Küçük çocukların çoğu bilinçsizce yalan söyler. Bu durumda ‘Çocuktur´ deyip aldırmayınca da alışkanlık halini alabilir. Hayalle gerçeği ayırt edememek sebebiyle doğru olmayan şeyler söylemek daha çok 3-7 yaşları arasındaki çocuğun gelişiminde, bilhassa duyguların dışa vurumunda çok önemli yeri olan oyun esnasında görülür. Oyun sırasında olsun, olmasın çocuğun hayallerini ‘yalan´ olarak adlandırmaktan kaçınılmalıdır. 7 yaşından sonra çocuğun hayalle gerçeği daha iyi ayırt etmesiyle bu tür davranışlar çocukların çoğunda azalır. Ancak, bazı çocuklar hayallerinin çevrelerindekilerin ilgisini çekmesi üzerine ileriki yıllarda senaryolar üretmeye devam ederler. İlgilenen kişilere hayallerinden bahsederler.

Çocuk televizyonda gördüğü kapkaç haberlerinden, bir korku filminden veya rüyadan etkilenerek okulu katillerin bastığını ve bir arkadaşını öldürdüğünü bile söyleyebilir. Yine çocuk öğretmeninin veya arkadaşının kendisini dövdüğünü söyleyebilir. Bu gibi hayal ürünü sözler çocuğun çeşitli nedenlerle anne-babasının ilgisini çekmek istemesi veya dayaktan çok korktuğu için bu korkunun dışavurumu gibi çeşitli nedenlere bağlı olabilir. Bu korkuların nedeni araştırılmalı, aynı zamanda bir başka kişinin haksız yere itham edilmesine yol açabileceği unutulmamalıdır. Hayalci olduğu için senaryolar üreten çocukların iyi yönlendirilmesi ve hayal güçlerini resim, tiyatro, yazı gibi uygun şekillerde değerlendirecekleri şekilde eğitim almaları yalanı engellemekte etkili olmakla birlikte çocuğun üretken bir şekilde ilgi çekmesi açısından da yararlıdır. Caydırıcı önlemler alınmalı Endişe verici olan bir yalan çeşidi de çocuğun bir kazanç elde etmek için yalan söylemesi ve buna çevresindekileri inandırdığını düşünmesidir. Mesela yazılılarda iyi not alamayan bir öğrenci okulda öğretmeninin yazılı yaptığını, yazılıda 5 üzerinden 5 aldığını; ama yazılının kaybolduğunu söyleyebilir. Babasının yeterli harçlık vermediğini söyleyen çocuk dedesinden de harçlık koparabilir. Arkadaşının eşyasını izinsiz alan çocuk bunu arkadaşının kendisine hediye ettiğini söyleyebilir. Bu şekilde davranan çocukta caydırıcı tedbirler alınmazsa bu gibi davranışlar alışkanlık haline gelecektir. Bu sebeple dikkatli bir anne-baba çocuğun hayal ürünü mü, yoksa gerçek şeyler mi söylediğini iyi anlamalıdır. Çocuğu yalana iten sebepler üzerinde durulmalıdır. Çocuk aşırı baskı altında olup korktuğunda da, çok sevgi görüp ilgi çekmek istediğinde de yalan söyleyebilir. Yalana sık başvuran veya hayal ürünü sözler söyleyen çocukları etiketlememek için her hatası yüzüne vurulmamalıdır. Çocukta neler yalana yol açar? Çocuğun hayalle gerçeği ayırt edememesi. Hikaye yeteneğini hayal ürünü olaylar anlatarak ortaya koyması. Çocuğun, korkularını hayali olaylarla dışarı vurması. Çocuğun, anne-babasının dikkatini çekmek istemesi. Arkadaşlarının ve öğretmeninin ilgisini çekmek istemesi Çocuğun, anne-babanın, öğretmenin ceza vermesinden korkarak yalana başvurması.

Kıskançlık. (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) gibi bir sebebe bağlı olarak organik ve ruhsal bir sorununun olması. Kişilik değil, davranış hedef alınmalı Büyük zatların hayatları ve çocuk edebiyatında Çocuğa yalanın kötülüğünü, anlatan güzel örnekler çoktur. Allah´a inanan bir insanın neden yalan söyleyemeyeceği de ikna edici bir şekilde anlatılmalıdır. Bazı durumlarda çocuğun yalan söylediği çok açıktır ve bu durumda çocukla net bir şekilde konuşmak gerekir. Bunu yaparken çocuğun kişiliği değil, davranışı hedef alınmalı. Aşağılayıcı bir üslup kullanılmamalıdır. Nasihatin az, dinlemenin çok olduğu bir ortam hazırlanmalı. Her şeye rağmen yalana başvuran çocukta dürtü-kontrol bozukluğu olabilir. Bu durumda psikolojik destek sağlanmalıdır.

PSİKOLOG_HİPNOTERAPİST ASIM EREN
 

asya_kurt

◄ كُن فَيَكُونُ ►
Özel Üye
ebeveynler çocuklarıyla konuşurken yalan kelimesini mümkün oldukça az kullanmalıdır bence.
mesela anneler çocuklarına sürekli ''bana yalan söyleme'' yerine ''bana dogruyu söyle'' demeleri gerekir ve dogru olanda budur .
 

cenneteyn

Yolcu..
Kademeli
yalan söylememek dinimizin de son derece üzerinde durduğu önemli bir konudur, çocuk yetiştirenlerinde azami dikkay göstermeleri gerekli bu konuya.
 
Üst