Hacc ibadetinin psikolojik boyutu

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Hacc ibadetinin psikolojik boyutu

Psikolojik Açıdan Hac İbadeti

Mü'minin hem malı hem de bedeniyle gerçekleştirdiği bir ibadet olan hac, insanın bütün varlığını ilgilendirir ve bu haliyle külli bir teslimiyetin ifadesidir. Bu bakımdan onun hikmetlerini üç noktadan hareketle tespit etmek mümkündür. Bunlardan birincisi; Allah'ın insanlara bazı şeyleri yapmalarını emretmesi ve bunların yerine getirilmesi suretiyle kendilerine lütufta bulunmasıdır. İkincisi; haccı gerçekleştiren insanın ona hazırlanırken, menasikini ifa ederken ve ibadetini tamamladıktan sonra kendi kabiliyetine göre elde edebildiği olumlu sonuçlardır. Üçüncüsü de; bu ibadeti sadece Allah rızası için yerine getiren tek tek insanların iradelerinin ve tesir alanlarının dışında haccın bütün ümmete sağladığı faydalar ve ulaştırdığı yüksek seviyedir.

Hac ibadetinin fert ve Müslüman toplum açısından sağladığı manevî kazançlar kişiden kişiye, toplumdan topluma ve devirden devire farklılık arz eder. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Her insan niyetine, iradesine ve yeteneklerine bağlı olarak hacdan farklı nasipler elde edebileceği gibi, hiç nasip almadan bu seyahatten dönenlerin bulunması da mümkündür. Çünkü hac, dış görünüşü itibariyle sembolleri andıran, gerçekte ise çeşitli ruhi eğitimleri sağlayan birbirinden farklı davranışların toplamından ibarettir. Bazıları için şeytan taşlama çok şey ifade ederken, bazılarına tavaf, bazılarına Arafat, bir gruba da hac esnasında kurulan sosyal ilişkiler daha anlamlı gelebilir.(6)

Hac esnasında hiçbir şeye zarar vermemek esas olduğundan, insanın çevresiyle ilişkisinde son derece dikkatli davranması gerektiği ortaya çıkar. Bu husustaki titizliğin ölçüsü, Kur'an-ı Kerim'deki yasaklardan ve bu yasakların çiğnenmesi halinde verilecek cezaları bildiren ayetlerin açık üslûbundan anlaşılmaktadır.(7) Özellikle bitki ve hayvan türünden canlılara karşı gösterilmesi gereken hassasiyet, kişiye başka zamanlarda kazanamayacağı ölçüde bir duyarlılık sağlar. Bunun yanında öfkelenmemek, kimseyi incitmemek ve güler yüzlü olmak gibi ahlakî davranışlar da haccı gereği gibi yerine getirenlerin elde edecekleri manevi kazançlar arasında yer alır. Sonuç olarak; hac esnasında Müslüman daha önce teorik olarak haberdar olduğu, fakat layıkı ile yaşayamadığı bir dizi imanî ve ahlakî özellikler kazanır, sahip bulunduğu olumlu niteliklerde ise daha çok sebat ve güç kazanır.

Hacdan dönen mü'min dünyada mevcut çok çeşitli ırkları, bunların konuştuğu dilleri gözlemiş, ancak bu farklılıkların, sadece insanların birbirlerini tanıyarak iletişim kurabilmeleri için (8) Allah tarafından birer alamet olarak yaratıldığının şuuruna varmıştır. Bunun yanında insanlar arasındaki bu farklılıkların birlik ve beraberliği engelleyemediğini, mevcut farklılıklarla birlikte Allah'a teslim olmanın, her türlü vahdetin esasını oluşturduğunu fark etmiştir. Böylece dünyasının sınırları genişlemiş, coğrafi bilgileri nazari boyutlarını aşmış, yer küresinin muhtelif bölgelerinde yaşayan yüz binlerce insanla bir arada bulunmuş, en olumsuz şartlarda bile insanların birbirine müsamaha göstermesinin ne demek olduğunu bizzat tecrübe ederek anlamıştır.

Hatta İslam alimlerinin biyografileri incelendiğinde; onların hac esnasında diğer birçok alimle tanıştığı, bu vesile ile çeşitli fikir ve eserlerden haberdar olduğu, birçoğunun ilmî hayatında gelişmeler meydana geldiği görülür. Kitap basımının ve iletişim imkanlarının çoğaldığı günümüzde de hac seyahatinin bu ilmi fonksiyonu önemini korumaktadır. (9)


6- TDVİA, 14/397.

7- Bakara, 158.

8- Hucurat, 13.

9-TDVİA, 14/398-399.


dinahlak
 
Üst