Hz. Ali (r.a)'nin Sözleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Hz. Ali (r.a) buyurdu ki: “Allah-ü Teâlâ’yı tanıyan, O’na itaat eder. Şeytanı tanıyan ona asi olur. Hakkı, doğru yolu tanıyan, O’na tabi olur. Dünyayı tanıyan, onu terk eder, yani haramları, mekruhları ve şüpheli şeyleri terk eder. Dünyaya kıymet vermez ve ona düşkün olmaz. Ahireti tanıyan da, onu kazanmanın yollarını arar.” Bu hasletler pek kıymetli ise de, bunları kendinde toplayan pek azdır.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Dünya sırtını dönmüş gidiyor. Ahiret de karşıdan geliyor. Her ikisinin de evlatları (bağlıları, isteklileri) vardır, Siz, gücünüz yettiğince ahiret evlatlarından olmaya bakın. Sakın dünya evlatlarından olmayın.

Bugün amel günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel yoktur.

Hz. Ali (r.a)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Hz. Ali r.a. Haricilerle konuşmak üzere gönderdiği İbn Abbas r.a.’a şöyle demiştir:

-Onlarla münakaşa ederken Kuran’dan delil getirme.

-Niçin ey Müminlerin Emiri? Ben Kur’an’ı onlardan daha iyi bilirim. Kur’an bizim hanelerimizde nazil oldu.

-Doğru söylüyorsun, ancak Kur’an ayetleri çok anlamlı bir yapıya sahiptir. Buna göre sen bir ayet okursun, onlar da kendi davalarını destekleyecek bir ayet okur. Sünnetlerden delil getir. Sünnetlerden delil ve te’vil yoluyla kaçamazlar.

Tarihi kaynaklar, “hakem tayin etme ve verdiği hükme razı olma meselesi etrafında cereyan eden” bu münakaşada İbn Abbas r.a.’ın Sünnet ve siretten (hadislerden ve Efendimizin uygulamalarından) deliller getirerek binlerce Harici’nin tövbe edip Hz. Ali r.a.’ın safına geçmesini sağladığını kaydeder. Yine Zübeyr b. Avvam r.a. da oğluna şu tavsiyede bulunmuştur: “Sana karşı koyanlara karşı Kur’an’la mücadele etme. Onları iknaya güç yetiremezsin. Sünnet’e sarılmaya bak.”
 
Üst