Hz. İsmail'İn Kurban Edilmesi

  • Konuyu başlatan Ze'Mahşer
  • Başlangıç tarihi
Z

Ze'Mahşer

Ziyaretçi
Hz. İbrâhim (a.s), uyurken öyle bir rüya gördü rüyasında: "Yüce Allah, Hz. İbrâhîm (a.s)'e; oğlu İsmail'i kendisi için kurban kesmesini emrediyordu." O sırada Hz. İbrâhîm (a.s)'in İsmail'den başka bir çocuğu yoktu. Üstelik Allah, Hz. İbrâhîm (a.s)'a yaşlı ve ihtiyar olduğu bir sırada İsmâîl'i vermişti. Ve şimdi de geri istiyordu.

Hz. İbrâhîm (a.s), uykusundan uyandıktan sonra tereddüt süz, kayıtsız ve şartsız olarak Allah'ın emrini yerine getirmek için hemen Filistin'den Mekke'ye geldi. Hz. îbrâhîm (a.s), Mekke'ye oğlunun yanına geldiğinde[66] onun, Allah'ın emrini kabul etmedeki ölçüsünü ve Allah'a olan itaatini görmek için Allah'ın kendisine emretmiş olduğu işi oğluna haber vermeyi isteyerek ona:

"Ey oğlum! Doğrusu ben, uykuda iken seni (Allah'in isteği doğrultusunda) boğazladığımı gördüm. Bir düşün! (Bu konuda) Ne dersin?" dedi. (Saffât: 37/102) Yani Hz. İbrâhîm (a.s), oğlunun kalbinin huzur ve sükunete kavuşması için ve oğluna Allah'ın emrini zorla kabul ettirmektense daha kolay ve hoş bir şekilde Allah'ın bu emrini oğluna arz etti. Bunun, Allah'ın emri olduğunu duyan oğlu, yumuşak bir şekilde kabul etti.

Hz. İsmail'in Allah'ın emrine karşı olan sonsuz itaati ve bunu kabul etmede gösterdiği cüretkarlığı, babası Hz. İbrâhîm (a.s)'ı çok sevindirdi. Hz. îsmâîl(a.s), babasının bu sözüne karşılık şöyle cevap verdi:

"Ey babacığım! Ne ile emrolunduysan onu yap. Allah di lerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin. "(Saffât: 37/102)

Hz. İsmail'in bu davranışı, büyük bir iyilik, Allah'tan büyük bir başarı, dağları şiddetle sallayan ve bu konuda Allah'a kullukta ubudiyyetin en güzel bir şekliyle babada ve oğulda tezahür eden bir imandı.

Baba oğlunu, kurban kesmekle emrolunuyor ve Allah'ın emrini yerine getirmeye koşuyor. Oğul ise babasıyla istişare ediyor ve Allah'ın hükmüne yönelerek ve boyun eğerek kabul ediyor.

Sanki bu iş, avuç dolusu sudan bir yudum gibi. Çünkü oğul, babasına, sevdiğini kaybetmenin verdiği acıyı hafifletmeyi isteyerek onu maksadına ulaştırmak için yolların en güzeliyle irşat ederek şöyle diyor:

- "Ey babacığım! Beni boğazlamak istediğin zaman iple sıkıca bağla. Üstelik bağımı iyi yap ki bıçağın tenime değdi ğinde hareket etmeyeyim. Ölümün bana daha hafif ve kolay olması için bıçağını iyice keskinleştir. Boğazımı bıçak ile kesmede çabuk davran ki bıçak beni çabuk öldürsün. Çünkü Ölüm, çok çetin ve zordur. Aynı zamanda bana bakınca, kalbinde yumuşama meydana gelirde benim hakkımda Allah'ın sana emrettiği işi yerine getirmede kötü bir durum meydana gelebilir. Hz. İbrâhîm (a.s) ise oğluna:

- "Ey oğlum! Sen bana Allah'ın emrettiği işi yerine getirmede ne güzel yardımda bulundun" dedi.

Daha sonra Hz. İbrâhîm (a.s), oğlunu bağrına bastı ve onu öpmeye başladı. Çünkü oğluyla son defa vedalaşıyordu. Daha sonra Hz. İbrâhîm (a.s), oğlunu Allah'a teslim etmek üzere yanı üzere yere yatırdı. Elini ve ayağını omzundan bağladı. Bıçağı boğazına koydu. Boynunun altından bıçağı bastırdı. Fakat bıçak kesmedi. Bıçağı elinde ters çevirdi. Yine kesmedi. Sanki bıçak, sert bir ağaç veya taş parçasıyla karşılamıştı. Hz. İsmâîl, babasına:

- "Ey babam! Beni yüzümün üzerine yatır. Çünkü sen, bana baktığın da, bana karşı acıma hissin gelirde benim hakkımda senin ile Allah'ın emrini yerine getirme arasında engel teşkil edersin" dedi.

Bunun üzerine Hz. İbrâhîm (a.s), oğlunun söylediğini yaptı. Daha sonra da bıçağı, oğlunun ensesine koyup bastırdı. Bıçak yine kesmedi. Çünkü Yüce Allah bıçağı, kesin hususi hükmü altına almıştı. Böylece Hz. İbrâhîm (a.s), imtihanı kazanmış oldu. Bunun yanı sıra ilahi ses, şu şekilde geldi:

"Ey ibrâhîm! Rüyayı gerçek yaptın. İşte Biz iyi davranan ları böyle mükafatlandırırız" diye seslendik. Doğrusu (İbra him'e yapılan) hu (iş) apaçık bir imtihan idi. Ona (bu yaptığı davranışa karşılık) fidye olarak büyük bir kurbanlık ver dik."[67]
 
Üst