Mealcilerin ve Mezhep İnkarcılarının Derdi Ne?

mss

Misafir Soru Sistemi
Şimdilerde meydanda çokça meşhur olan ve ayet mealleri bize yeter deyip, sadece meal okuyup kafasına göre yorum yapanlar hakkında ne düşünüyorsunuz, bunların çoğu normalde dinle diyanetle hiç alakası olmayan hatta namaz bile kılmayan gafil insanlar, ancak 3 -5 ayet ezberleyip lafı çevirip çarpıtarak cahil ama samimi müslümanları kandırmaya çalışıyorlar, bunların dertleri tam olarak ne acaba?

/Soru Sahibi : Muvahhid
 

KaraHilal

Çalışkan Üye
Mezhepsizler müçtehitlere, mealciler de sahabelere saldırarak günahkarlıklarına bahane bulup örtmeye çalışıyorlar. Nasıl mı? Bu konuyu Bediüzzaman Said Nursi Hz leri 27. Sözün zeylinde çok güzel bir şekilde anlatmış, okumak isteyenler için aşağıda paylaşıyoruz:

Dördüncü sual: Sahâbelere karşı iddia-yı rüçhan nereden çıkıyor? Kim çıkarıyor? Şu zamanda bu meseleyi medar-ı bahs etmek nedendir? Hem müçtehidîn-i izâma karşı müsâvat dâvâ etmek neden ileri geliyor?

Elcevap: Şu meseleyi söyleyen iki kısımdır.

Bir kısmı, sâfi ehl-i diyanet ve ehl-i ilimdir ki, bazı ehâdisi görmüşler; şu zamanda ehl-i takvâ ve salâhati teşvik ve terğib için öyle mebhaslar açıyorlar. Bu kısma karşı sözümüz yok. Zaten onlar azdırlar; çabuk da intibaha gelirler.

Diğer kısım ise, gayet müthiş, mağrur insanlardır ki, mezhepsizliklerini, müçtehidîn-i izâma müsâvat dâvâsı altında neşretmek istiyorlar ve dinsizliklerini, Sahâbeye karşı müsâvat dâvâsı altında icra etmek istiyorlar. Çünkü, evvelen, o ehl-i dalâlet, sefâhete girmiş, sefâhete tiryaki olmuş. Sefâhete mâni olan tekâlif-i şer’iyeyi yapamıyor. Kendine bir bahane bulmak için der ki:

“Şu mesâil, içtihadiyedirler. O mesâilde mezhepler birbirine muhalif gidiyor. Hem onlar da bizim gibi insanlardır; hata edebilirler. Öyle ise biz de onlar gibi içtihad ederiz, istediğimiz gibi ibadetimizi yaparız. Onlara tâbi olmaya ne mecburiyetimiz var?”

İşte, bu bedbahtlar, bu desise-i şeytaniye ile başlarını mezâhibin zincirinden çıkarıyorlar. Bunların şu dâvâları ne kadar çürük, ne kadar esassız olduğu Yirmi Yedinci Sözde kat’î bir surette gösterildiğinden, ona havale ederiz.

Saniyen: O kısım ehl-i dalâlet baktılar ki, müçtehidînlerle iş bitmiyor. Onların omuzlarındaki, yalnız nazariyât-ı diniyedir. Halbuki, bu kısım ehl-i dalâlet, zaruriyât-ı diniyeyi terk ve tağyir etmek istiyorlar. “Onlardan daha iyiyiz” deseler, meseleleri tamam olmuyor. Çünkü, müçtehidîn, nazariyâta ve kat’î olmayan teferruâta karışabilirler. Halbuki, bu mezhepsiz ehl-i dalâlet, zaruriyât-ı diniyede dahi fikirlerini karıştırmak ve kabil-i tebdil olmayan mesâili tebdil etmek ve kat’î erkân-ı İslâmiyeye karşı gelmek istediklerinden, elbette, zaruriyât-ı diniyenin hameleleri ve direkleri olan Sahâbelere ilişecekler.

Heyhat! Değil bunlar gibi insan suretindeki hayvanlar, belki hakikî insanlar ve hakikî insanların en kâmilleri olan evliyanın büyükleri, Sahâbenin küçüklerine karşı müsâvat dâvâsını kazanamadıkları, gayet kat’î bir surette Yirmi Yedinci Sözde ispat edilmiştir.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى رَسُولِكَ الَّذِى قَالَ: «لاَ تَسُبُّوا اَصْحَابِى، لَوْ اَنْفَقَ اَحَدُكُمْ مِثْلَ اُحُدٍ ذَهَباً مَابَلَغَ نِصْفَ مُدٍّ مِنْ اَصْحَابِى». صَدَقَ رَسُولُ اللهِ 1
سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 2

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :
1 : Allahım! “Ashabıma sövmeyin; sizden birisi Uhud Dağı kadar altın bağışlasa, Ashabımdan birinin bir avuçluk bağışının yerini tutmaz” buyuran Resulüne salât ve selâm et. (Buhari, Fedâilü Ashâbi’n-Nebî: 5; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe: 221, 222; Ebû Dâvud, Sünnet: 10; Tirmizi, Menâkıb: 58; İbn-i Mâce, Mukaddime: 11; Müsned, 3:11.)
2 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.

/Kaynak: Yirmi Yedinci Sözün zeyli
 
Üst